NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
الصَّبَّاحِ
الْبَزَّازُ
قَالَ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ الرَّحْمَنِ
بْنُ أَبِي
الزِّنَادِ
عَنْ أَبِي الزِّنَادِ
عَنْ
الْأَعْرَجِ
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِنَّمَا
الْإِمَامُ
جُنَّةٌ
يُقَاتَلُ
بِهِ
Ebû Hureyre'den demiştir
ki: Rasûlullah (S.A.V.) şöyle buyurmuştur:
"Devlet başkam bir
kalkandır, savaş'a ancak onunla girilir."
İzah:
Buhari, cihad, Müslim,
imare; Nesâî, beyat
Devlet başkanı bir kalkan
gibi müslü-manları düşmanın tehlikelerinden korur. Bu görevini hakkıyla yerine
getirebilmek için icabında, bazan düşmanla sulh yapar. Bazan da düşmana karşı
savaş ilan eder veya düşmanlardan bazılarına eman verir. Bu yetkiler, sadece
devlet başkanına verilmiştir. Devlet başkanı, tebaasını ileride zuhur
edebilecek tehlikelerden korumak amacıyla, ilan ettiği harplere bizzat kendisi
kumandanlık edebileceği gibi, bu görevi uygun göreceği başka bir kimseye de
verebilir. Binaenaleyh, bir devlet başkanının müslümanların istikbalini düşünerek
hak, adalet ve takva ölçüleri içerisinde harp ya da sulh ilan etmek gibi,
devletler arası siyasi kararlarına, her müslümanın uyması gerekir. Devlet başkanının
bu nevi kararlarına uyan bir müslüman, bu itaatinden dolayı ecir ve sevaba nail
olacaktır.
Düşmana karşı savaş
ilan etmek, düşmanla sulh yapmak, eman vermek yetkisinin sadece devlet
başkanına ait bir yetki olduğuna işaret eden bu hadisle, "Müslüman
tebeadan herhangi bir kimsenin bile eman verebileceğini" ifade eden (2751)
numaralı hadis-i şerif arasında bir çelişki bulunduğu zan-nedilmemelidir. Çünkü
müslüman tebeadan bir kimsenin, bütün müslüman-larca muteber sayılan emanı, o
müslümanın bir köy, şehir veya kale halkı gibi kafirlerden bir gruba vermiş
olduğu emandır. Fakat kafirlerin tümüyle ve bazı nesilleriyle ilgili büyük
çapta eman verme hakkı ise sadece devlet reisine aittir.